Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün 3. yıl dönümü münasebetiyle Atatürk Havalimanı'nda düzenlenen merasimde yaptığı konuşmada iktisadın berbat gidişatını eleştirenlere reaksiyon gösterdi. Erdoğan, “Ne diyorlar, iktisat battı, iktisat bitti. Bunlarda insaf yok. Bunlar nankör. Türkiye'nin dört bir yanında içeride dışarıda terörle bu derece büyük bir uğraş verilirken bu mermi, kurşun, kalkan uçaklar, helikopterler fıstık, leblebi mi dağıtıyor. Bunların hepsi para değil mi, iktisat değil mi?” tabirini kullandı. Erdoğan, Rusya'dan satın alınan S-400'lere ait teslimat sürecinin Nisan 2020'de biteceğini tekrarladı.
Türkiye Şehit Yakınları ve Gazilerle Dayanışma Vakfı’nın kuruluşunun tamamlandığını duyuran Erdoğan, “15 Temmuz gecesi Türkiye'yi karanlığa gömmek istediler lakin başaramadılar. Allah kurdukları tuzakları başlarına geçirdi. O karanlık geceye teslim olmadıkları için milletimize minnettarız. O karanlık geceyi aydınlatan herkese minnettarız” sözünü kullandı. Erdoğan, “şehit ve gazilerimizin aziz ruhlarını muazzep etmemek için daha çok çalışacağız, kendimizi daha çok muhasebeye ve murakabeye çekeceğiz” halinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
Aziz milletim, sevgili İstanbullular, kıymetli şehit yakınlarımız ve gazilerimiz, sizleri en kalbi hislerimle, muhabbetle selamlıyorum.
2016 yılının 15 Temmuz'unda milletimizin istikbalimiz korumak için uçaklarını tankların karşısına dikilen milletimizin her bir ferdini selamlıyorum. 251 evladımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Bizler inanıyoruz ki, peygamberlerden öteki hiçbir kula nasip olmayacak en büyük makamın sahibidirler. Kabirleri ışık yerleri cennet olsun. Emniyet teşkilatımızın kahraman mensuplarını selamlıyorum. TSK'nın milletimize gönülden bağlı, askerlerini, astsubaylarını, subaylarını alnından öpüyorum. Birinci andan itibare darbenin üzerine giden yargı mensuplarını kutluyorum.
O gece burası iki anı tespit etti. Bunlardan bir tanesi 23:15 civarı. Tankların arasından sayın Baykemal gelip Bakırköy'e geçti. Bakırköy Belediyesi'ne. Kendi sözüyle “Gidebilecek bişr otrl bukamadığım için oraya gittim” dedi. Ve 01:15 biz eşim, kızım, torunlarım ve damadımla bir arada buraya indik. Burada millet vardı. Üzerimizden geçen F-16'lar helikopterler vardı. Mermiler vardı. Bir şeye inanıyorduk: Korkmayın! Allah bizimledir. O gece 16 saat süren süreçte, basın toplantımı yaptım. Valimiz birebir biçimde, 1. Ordu Kumandanımız tıpkı halde. Bu bildiri verildikten sonra her şey yerli yerine oturdu. O gece dünyaya örnek teşkil edecek bir dik duruş sergileyen medyamıza STK'larımıza ve aydınlarımıza teşekkür ediyorum. Sabaha kadar kesintisiz ezan ve sela okuyan imamlarımıza, müezzinlerimize, seccadelerinin başında dua eden halkımıza şükranlarımı sunuyorum. Dünyada Türk bayraklarıyla sokaklara çıkan vatandaşlarımıza selamlarımı gönderiyorum. O gece barikatları geçerek, zirvelerindeki bombalara TBMM'ye gelen milletvekillerimize teşekkür ediyorum. Ulusal uğraşta işgal kuvvetleri Polatlı'ya kadar geldiler lakin Meclis'i ele geçiremediler. Darbelerde ulusal irade darbe alsa da Meclis'e fiili bir taarruz olmamıştı. Hiçbir darbe, yapanların yanına kâr kalmadı. Allah'ın müsaadesiyle bundan sonra da kâr kalmayacaktır. Milletin iradesine el uzatmayı aklından bile geçiremeyecektir. Bizler vatanımıza demokrasimize ezanımıza sahip çıktık hiçbir güç oralara uzanamayacaktır. Hiçbir terör örgütü, hiçbir ihanet şebekesi birliğimizi, kardeşliğimizi beraberliğimizi bozamayacaktır.
Ruhlarını iblise satanlar var. O karanlık güçler Türkiye'yi ele geçiremeyecekler. Şehitlerimizin hiçbirini unutmayacağız. Ankara Emniyet Müdürlüğü binasını da bombalayıp yıkmışlardı. Onlar Emniyet Müdürlüğü binasını yıkarak sakalımızı kestiler. Biz emniyet müdürlüğü binasını yine yaparak onların kolunu kestik. Kesilen sakal tekrar uzar lakin kesilen kol yerine gelmez.
15 yaşındaki Halil İbrahim Yıldırım'ı, 16 yaşındaki Abdullah Tayyip Olçok'u, 63 yaşındaki Ümit Güder'i unutmayacağız. Darbecilerin başındaki haini, gözünü kırpmadan vuran Ömer Halisdemir'i, albay Sair Ertürk'ü unutmayacağız. Her birini şahsen tanıma onuruna eriştiğim Erol Olçok'u İlhan Varank'ı, Halil Kartalcı'yı unutmayacağız. Emniyet teşkilatımızın her biri, başkasından değerli 63 mensubunu unutmayacağız. 251 şehidin ismini unutmayacağız. Şehitlerini unutanların yürekleri kurur.
“Bizim milletimiz yıllarca yeni şehit, gazilerle yüreğini daima sıcak, canlı tutmuştur”
Bizim milletimiz yıllarca yeni şehit, gazilerle yüreğini daima sıcak, canlı tutmuştur. Bundan sonra da o denli olacaktır. Yeni jenerasyonların 15 Temmuz şehitlerini hatırlamaları, yad etmeleri için resmi bayram olarak ilan ettik. Her anımızda lakin bilhassa de 15 Temmuz'da şehit, gazilerimizi, meydanları, sokakları dolduran kahramanlarımızı daima kalbimizde yaşatacağız. Açılış öncesi Kur'an-ı Kerim'den şehitlerimizi, onlara Rabbimizin muştularını o ayetlerde izledik, dinledik. Bunlarla birlikte hamdolsun geleceğin muştularını aldık. Biz bugün nasıl ecdadı rahmet ve minnetle yad ediyorsak, inşallah sonraki kuşaklar de 15 Temmuz kahramanlarını birebir halde anacaklardır. Bu vesile ile sizlerle bir muştuyu paylaşmak istiyorum. Aile ve Toplumsal Siyasetler Bakanlığımız tarafından hazırlığı yürütülen Türkiye Şehit Yakınları ve Gazilerle Dayanışma Vakfı’nın kuruluşu resmen tamamlandı. Vakfımızın güzel olmasını diliyorum.
15 Temmuz gecesi Türkiye'yi karanlığa gömmek istediler fakat başaramadılar. Allah kurdukları tuzakları başlarına geçirdi. O karanlık geceye teslim olmadıkları için milletimize minnettarız. O karanlık geceyi aydınlatan herkese minnettarız. Siz bambaşkasınız. Kadınıyla erkeğiyle başbaşkasınız. Yılmadınız, kurşunların üzerine gittiniz. Birtakım gençlerimiz tankların altına attı kimileri da gazi oldu. Bu yürektir yürek! Kürek değil ve bunu lakin bu millet yapar. Siz yaptınız. Geceye yenilmeyenler uçaklara, helikopterlere, tanklara karşı duranlar, vakit sabaha döndüğünde istiklallerini ve istikballerini kurtarmış olmanın gururuyla mükafatlarını aldılar. Bu ülkenin asıl sahipleri şehitler ve gazilerin başını çektiği kahramanlardır. Biz bugün kelamımızı söyleyebiliyor nefesimizi alabiliyor, işimize gücümüze bakabiliyorsak şehitlerimizin, gazilerimizin sayesindedir.
Bu aşkla toprağa girmek var ya bu değişik. Rabbim hepimize şehadet nasip etsin. Gelecekteki tüm kuşaklar de Asım şuuruna erenlerden eylesin diyorum. İmanımıza, tarihimize, kültürümüze ve jenerasyonumuza sahip çıktıkça Allah'ın müsaadesiyle bu ülkeyi kimse işgal edemez, bu millet kimse köle yapamaz.
Gençlerimize 2071 ve 2053 vizyonlarını emanet ediyoruz. Ey milletim, ecdadın emanetine sıkı sıkıya sahip çıkmaya hazır mısın? Hanımlar, Alparslan'ın, Fatih'in, Yavuz'un cümle şehitlerimizin, gazilerimizin mirasına layık Asım'ın kuşaklarını yetiştirmeye hazır mısın? Gençler atanızdan işaret aldığınızda gerinizde tüm milletle birlikte yürümeye hazır mısın? Ey İstanbul, 566 yıldır olduğu üzere ebediyen İslam'ın ve Türk milletinin kenti olarak dünyaya meydan okumaya hazır mısın? Her gün kalbimizi ve zihnimizi yine fethetmeliyiz. Her birimiz kendi alanımızdaki uğraş ve başarılarımızla Ulubatlı Hasan üzere burçlara sancağımızı yenden dikmeliyiz. Akşemseddin üzere her gün yüreğimizi pirüpak etmeliyiz.
Rabbimize ram olmalıyız. Fatih üzere amacımıza ulaşana kadar durmadan, fitneye kulak vermeden, çağımızın ötesine geçecek adımlarla yolumuza devam etmeliyiz. Şehitlerimiz ve gazilerimiz bizden lakin bunları başardığımızda razı olacaktır. Onların aziz ruhlarını muazzep etmemek için daha çok çalışacağız, kendimizi daha çok muhasebeye ve murakabeye çekeceğiz.
“Allah'ın müsaadesiyle Nisan 2020'de tamamı yerleşmiş olacak”
Özgürlüğü olmayanın iradesi de olmaz. Rabbimizi özgür insanları muhatap alıyor. Özgürlüğü korumak o denli kolay değildir. Milletimiz binlerce yıllar boyunca daima bunun çabasını vermiştir. Daima özgür bir millet olmaya çalıştık. Hamdolsun bu kadar yıldır milletimize esaret boyunduruğu vurabilen de olmadı.
Tıpkı bir asır evvel olduğu üzere buna niyetlenenler hiç eksilmedi. Çanakkale’de İstiklal Harbi'nde bu niyetleri toprağa gömdük. 15 Temmuz milletimize esaret boyunduruğu vurmak uğraşıydı. Milletimiz esir alacaklarını sananlar bir defa daha derslerini aldılar. Nasıl istikbalimiz ve istiklalimizi korumaktan vazgeçmiyorsak, bizim önümüze tuzak kuranlar emellerinden asla vazgeçmeyecektir. Ülkemizin maruz kaldığı taarruzlar kadim hengamenin tezahürleridir.
Suriye problemini bu türlü okumayan, müstevillerin emellerine hizmet eder. Irak, Doğu Akdeniz, Kıbrıs, Ege hususlarında karşı tarafı haklı bulanların zihinleri iğfal edilmiş demektir. Ülkemizin diplomatik, asker, ekonomik alanda verdiği çabayı sıradan bir siyasi çekişme parantine hapsede iflah olmaz bir mankurta dönüşmüştür.
İçinden geçtiğimiz devrin gelecek çeyrek asrımızı, yarım asrımızı biçimlendirecek değere sahip olduğunu görmeyene diyecek kelamımız kalmaz. S400’leri aldık mı? S-400’ler ülkemize inmeye başladı mı? 8 uçak geldi. Öbürleri de geliyor. Ne dediler “Yapamazlar”, “Alamazlar”, “Nereye yerleştirecekler?” Ne oldu, aldık mı? Montajlar başladı mı? Takvim işliyor mu? İnşallah Nisan 2020’de tamamı yerlerine yerleştirilmiş olacak. Biz dik durduk dikleşmedik. Türk’üz verdiğimiz kelamın gerisinde durduk. Bu bir taarruz sistemi değildir. Savunma sistemidir. Rusya’yla birlikte ortak yatırım olarak yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz. 10 yıl evvel gereksinimimizin yüzde 20’si yerli idi artık yüzde 70’i yerli oldu. Nereden nereye. Kimileri tilki üzere uzanamadığı üzüme koruk dermiş. Bunların durumu bu. Son 6 yıldır uğradığı ataklara karşı verdiği çaba ile destan yazdığını kabul etmeyenin aklı da vicdanı da kurumuş demektir.
Ne diyorlar, iktisat battı, iktisat bitti. Bunlarda insaf yok. Bunlar nankör. Türkiye'nin dört bir yanında içeride dışarıda terörle bu kadar büyük bir çaba verilirken bu mermi, kurşun, kalkan uçaklar, helikopterler fıstık, leblebi mi dağıtıyor. Bunların hepsi para değil mi, iktisat değil mi? Şu anda terörün belini kırdık kırıyoruz. Pençe 1'i yaptık, şu anda Pençe 2'yi yapıyoruz. Teröristleri yerle yeksan ediyoruz. Bunlar parasız olmuyor değil mi? Bunu artık terörizmi gerisine alan siyasi partiler madem bu türlü yapmayın diyorlar. Canımızdan değerli mi. Bizler milletimizin huzurunu, refahını düşünmekle mükellefiz.
Dimdik ayaktayız, size güveniyoruz, sizinle yürüyoruz. Milletimizler birlikte çıktığımız bu kutlu seyahati menziline ulaştırıncaya kadar durmayacağız.
