ABD ve Çin ekonomileri, farklı sebeplerle piyasalarda risk algısını artırmaya devam ediyor.
ABD’de açıklanan makroekonomik veriler ekonomik aktivitenin beklentilerin üzerinde güçlü kaldığına işaret ederken, bu durum ABD Merkez Bankası’nın (Fed) nihai politika faizini nerede belirleyeceğine yönelik soru işaretlerini artırıyor.
Banka’nın gelecek ay yüzde 90 ihtimalle politika faizinde değişikliğe gitmeyeceği fiyatlamaları güçlü kalmaya devam etse de yılın geri kalanında hangi adımları atacağı belirsizliğini koruyor.
Fed’in politika faizini 22 yılın en yüksek seviyesine çıkarmasına karşın açıklanan verilerden alınan sinyallerin ekonominin hala sıcak olduğu sinyali vermesi varlık fiyatlarını etkilemeye de devam ediyor.
Dün ABD’nin 10 yıllık tahvil faizi yüzde 4,3290 ile son 16 yılın zirvesine ulaşırken, enflasyon endeksli 10 yıllık tahvil getirisi de yüzde 1,95 ile 2008’den bu yana en yüksek seviyeye çıktı.
Söz konusu fiyatlamalar altının ons fiyatını baskılamaya devam ederken, hisse senedi piyasalarında da satışların derinleşmesine neden oldu.
Özellikle teknoloji şirketlerinin artan reel getiriler nedeniyle düşüş eğilimine öncülük ettiği görülürken, ABD’de ekonominin güçlü duruşu petrol ve bakır fiyatlarındaki gerileyişi tersine çevirdi. Dün Brent petrolün varil fiyatı yüzde 0,6, bakırın libresi ise yüzde 1,1 yükseldi.
Söz konusu gelişmelerle dün New York borsasında Dow Jones endeksi yüzde 0,84, S&P 500 endeksi yüzde 0,77 ve Nasdaq endeksi yüzde 1,17 azalış kaydetti. ABD’de endeks vadeli kontratlar, yeni güne ise karışık seyirle başladı.
Avrupa
Avrupa borsalarında da satış ağırlıklı bir seyir öne çıkarken, bugün gözler Avro Bölgesi’nde açıklanacak enflasyon verilerine çevrildi.
Bölge genelinde enflasyonun hala hedeflenen seviyelerin çok üzerinde olmasına karşın ekonomik aktiviteye ilişkin endişeler ve bölgenin en önemli ticaret ortağı olan Çin’e yönelik olumsuz haber akışı risk algısını desteklemeye devam ediyor.
Para piyasalarındaki fiyatlamalarda Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) “şahin” adımlarına ara vereceğine yönelik beklentiler güç kaybetmeye devam ederken, Banka’nın gelecek ay politika faizini yüzde 60 ihtimalle 25 baz puan artıracağı öngörülüyor. Dünkü fiyatlamalarda faiz artırım ihtimali yüzde 50 seviyesinde bulunuyordu.
Dün İngiltere’de FTSE 100 endeksi yüzde 0,63, Fransa’da CAC 40 endeksi yüzde 0,94, İtalya’da FTSE MIB 30 endeksi yüzde 1,03 ve Almanya’da DAX 40 endeksi yüzde 0,71 değer kaybetti.
Asya
Asya piyasalarında satış baskısı haftanın son işlem gününde de etkili olurken, Çinli yetkililerin piyasaları sakinleştirici açıklamaları da etkili olmuyor.
Ülkede artan risk algısı dolar/yuan paritesini yaklaşık son bir yılın zirvesine taşırken, yuandaki değer kaybını önlemek için Çin Merkez Bankası’nın (PBoC) kamu bankaları aracılığıyla tarihindeki en güçlü müdahaleyi yapmış olabileceği ifade ediliyor.
Ülkede gayrimenkul sektöründe baş gösteren sıkıntıların ekonominin diğer alanlarına da sıçrayabileceği ihtimali piyasalarda yakından takip ediliyor.
Öte yandan, Japonya’da açıklanan verilere göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) temmuzda yüzde 3,3 artarak beklentilere paralel gerçekleşti.
Kapanışa yakın Japonya’da Nikkei 225 endeksi yüzde 0,6, Hong Kong’da Hang Seng endeksi yüzde 1,5, Çin’de Şanghay bileşik endeksi yüzde 0,4 ve Güney Kore’de Kospi endeksi yüzde 0,6 değer kaybetti.
Yurt içi piyasalar
Yurt içinde alış ağırlıklı seyreden Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi, yüzde 1,33 değer kazancıyla günü 7.764,47 puandan tamamlayarak kapanış rekoru kırdı.
Dolar/TL, dün günü önceki kapanışın yüzde 0,1 üzerinde 27,1021’den tamamlamasının ardından bugün bankalararası piyasanın açılışında 27,1060 seviyesinden işlem görüyor.
Analistler, bugün yurt içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Piyasa Katılımcıları Anketi, yurt dışında ise Avro Bölgesi’nde enflasyon verilerinin takip edileceğini belirterek, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 7.850 ve 8.000 seviyelerinin direnç, 7.700 ve 7.600 puanın destek konumunda olduğunu kaydetti.