Sermaye piyasalarının tecrübeli hukukçusu Av. Ulu Baş'ın yazısı
Bilindiği üzere Sermaye Piyasası Şurası 09.05.2019 tarih ve 2019/24 sayılı Bültende “Şirket tarafından Ağustos 2018’de gerçekleştirilen sermaye artırımından elde edilen fonun bir kısmının Avod Altın Madencilik Güç İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. hisselerinin yüzde 90’ının alakalı taraflardan satın alınması nedeni ile oluşan borcun ödenmesinde kullanıldığı konusuna ait olarak Şirket’in;
1) Ağustos 2018 tarihinde yaptığı sermaye artırımını genel konseyin onayına sunması gerektiği,
2) Sermaye artırımının genel konseyde onaylanması halinde, genel şura toplantısına katılarak yapılacak oylamada olumsuz oy kullanan ve muhalefet şerhini toplantı tutanağına işleten hisse sahiplerine, 15.12.2018 tarihi temel alınarak (bu tarih hariç olmak üzere) hesaplanacak fiyat üzerinden ayrılma hakkı kullandırılması gerektiği” ne karar vermiştir.
Kurul kararının incelenmesinden, Şirketin Ağustos 2018’de yaptığı sermaye artırımının Kurul’un II-23.1 Sayılı Kıymetli Nitelikteki Süreçlere Ait Ortak Asıllar Ve Ayrılma Hakkı Bildirisi uyarınca “önemli nitelikte işlem” olarak değerlendirildiği ve sermaye artırımının o tarihte yapılması gereken bir genel konseyin onayına sunulması gerektiği halde sunulmadığı hasebiyle da genel konsey toplantısına katılarak yapılacak oylamada olumsuz oy kullanan ve muhalefet şerhini toplantı tutanağına işleten hisse sahiplerine “ayrılma hakkı” tanınmadığı anlaşılmaktadır.
Sözkonusu Konsey kararı son derece yerindedir. Lakin, Ağustos 2018’de yapılan sermaye artırımının onaya sunulması hedefiyle yaplması gereken genel şura toplantısı yapılmadığı hasebiyle da ayrılma hakkı tanınmadığı için o tarihte hisse sahibi olup ta paylarını satarak paydaşlıktan ayrılan hisse sahiplerinin tüzel durumunun ne olduğuna dair birtakım yatırımcılardan sorular gelmektedir.
Öncelikle belirtelim ki, Ağustos 2018 tarihinde yapılan sermaye artırımını “önemli nitelikte işlem” olarak pahalandırmak ve o tarihteki hisse sahiplerine genel şuraya katılarak “ayrılma hakkı” tanımak elbet ki Şirketin sorumluluğundadır.
Kanaatimizce, Şirket, sözkonusu yükümlülüğü yerine getirmeyerek Ağustos 2018 tarihinde Şirkette hisse sahibi olan lakin sözkonusu onay genel şurası yapılmadığı ve dolayısıyla da ayrılma hakkı tanınmadığı için hisselerini satarak iştirakten ayrılan paysahiplerini şayet o tarihteki hisse sahipleri lehine bir “mahrum kalınan kar” sözkonusu ise ziyana uğratmıştır. Bu nedenle, Ağustos 2018 tarihinde yapılan sermaye artırımı sırasında hisse sahibi olan ortaklardan hisselerini satanların o günkü satış fiyatı ile bugünkü ayrılma hakkının kullandırılacağı fiyat ortasında kendi lehlerine olumlu bir fark var ise bunu Şirketten talep edebilmeleri gerektiği kanaatindeyiz. Zira, ağustos 2018 tarihinde hisse sahibi olanlar, mevzuat gereği Şirketin yükümlülüğünde olan genel şura yapılsa idi genel şuraya katılarak muhalefet şerhlerini toplantı tutanağına işletebilecek ve “ayrılma hak”larını kullanabilecekler iken, Şirketin kusuru ile bu haklarından yoksun kalmışlardır.
Yukarıda yer verdiğimiz SPK'nun idari kararı sonucunda yapılacak bir genel konseyde, artık o hisse sahiplerinin Şirkette hisselerinin kalmadığından bahisle, hesaplanacak “ayrılma hakkı” fiyatından yararlanamayacaklarını ileri sürmek kanaatimizce Türk Uygar Kanunu md.2’de sözünü bulan “dürüstlük kuralı” ve “hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı “yönündeki genel hukuk unsuru çerçevesinde mümkün değildir.