Türkiye'nin Arabası Teşebbüs Kümesi (TOGG) Üst Yöneticisi (CEO) Gürcan Karakaş, “Biz Türkiye için Türkiye'nin hamuruyla, fikri ham unsuruyla ancak global ortamda rekabet edebilecek bir arabayla başladık ve arabadan fazlasını yapmak üzere yola çıktık. Ve farklılaşacağımız nokta da budur.” dedi.
Karakaş, aktiflik kapsamında düzenlenen “Geleceğin Sanayisini Kurmak İçin Sürecin Neresindeyiz?” başlıklı oturumda yaptığı sunumda, sanayi ihtilallerinin tarih boyunca toplumun derinliklerine kadar inen değişiklikleri tetiklediğini lisana getirdi.
Otomobil açısından bakıldığında teknolojilerin değişmesiyle güçte, ulaşımda, mobilitede ve bağlantıda çok değerli değişimlerin olduğunu lisana getiren Karakaş, şunları söyledi:
“İlk sanayi ihtilaliyle buhar makinasının icadıyla buharla çalışan arabalar çıktı. İkinci sanayi devranında bilhassa otomasyonun devreye girmesiyle malum Ford'un T Model aracı birinci seri olarak üretilen araçtı ve daha sonra buhardan, kömürden, elektrik ve petrole dönüşü görüyoruz.
Bununla birlikte içten yanmalı motorların artık arabalardan uçaklara kadar yayıldığını görüyoruz. Daha sonra 3'üncü sanayi ihtilalinde elektronikle birlikte otomasyonun çok önemli boyutlara ulaştığını ve bilhassa otomotiv kesiminde de otomotivin tüm dünyaya yayılmasını sağladığını söyleyebiliriz.”
Karakaş, otomotiv teknolojisin çoklu boyutta uzmanlıklar gerektirdiğini ve bu uzmanlıkların artık araba fabrikasında yahut teknoloji kullanılan her yerde çok değerli hale geldiğini lisana getirdi.
4'üncü sanayi ihtilalinde bilhassa dijitalleşmeyle, objelerin internetiyle bir arada, yeni iş imkanlarının ortaya çıktığını aktaran Karakaş, “Baktığımızda her yenilik, endüstrideki her gelişme rekabetçiliği artırıyor. Zira verimliliği artırıyor. Verimlilik ve rekabetçilik arttığı vakit refah artıyor. Münasebetiyle herkesin temel motivasyonu refahını artırmak için, verimliliğini artırmak ve verimliliğini artırmak için de yeni teknolojiler geliştirmek.” dedi.
“Otomobili artık yalnızca A noktasından B noktasına giden bir araç değil”
Karakaş, dördüncü sanayi ihtilalinin rekabetçilik ile verimliliği artırabileceğini, üretim maliyetleri düşürebileceğini, güvenlik ve kalite çıktılarının güzelleştirebileceğini söyledi.
Araçların artık yalnızca bir taşıma aracı olmadığına işaret eden Karakaş, “Günümüzün arabası artık yalnızca A noktasından B noktasına giden bir araç değil. Her geçen gün akıllı bir aygıta, bir bilgisayara dönüşüyor. Zira objelerin internetiyle aracın içerisindeki her türlü alt komponentleri, alt sistemleri dahi etrafıyla irtibata geçebiliyor.” sözlerini kullandı.
“Otomotiv elektrikli araçlarla çok farklı bir yere gelecek”
Panelin akabinde bir iştirakçinin “İşinizi bırakıp neden Türk araba projesinin başına geçtiniz?” halindeki sorusunu yanıtlayan Gürcan, şunları kaydetti:
“Birincisi alışılmış ki her şey bir hayalle başlar. Ben yıllar evvel Bosch Türkiye’nin Genel Müdürü ve TAYSAD'ın idare konseyi üyesiyken, daima ‘Biz Türkiye’de neden kendi markamızla bir araba üretemiyoruz? diye sorardık. Ancak o vakit kaidelerinin uygun olmadığının da farkındaydık. Artık ne değişti? Şu değişti; 10 sene içerisinde otomotiv el değiştirecek zira tüm dünyada otomotiv dalı önemli bir değişim içerisinde. Yakın bir gelecekte, 100 yıldır otomotiv teknolojisine sahip şirketlerin elindeki yetkinlikler ve deneyimlerin çok fazla bir değeri kalmayacak.
Çünkü otomotiv elektrikli araçlarla çok farklı bir yere gelecek. İrtibatlı araçlarla bir akıllı aygıta, otonom araçlarla bir ömür alanına dönüşecek. 2035'in projeksiyonunu şu an yaptığımız vakit ki otomotivin kendisi çok kârlı kesim değildir, 2035'e baktığınızda kârın çok büyük bir kısmının mobilite ekosistemi olarak tabir ettiğimiz irtibatlı araçlarla, otonom araçlarla olan iş potansiyelinden geleceğini görüyoruz. Bunu kurgulayabilmek için şimdiden yola koyulmak lazım.”
“Yola çıkmadan evvel 2 bin bireyle görüştük”
Karakaş, dünyanın ve Türkiye'nin önünde bu alanda bir fırsat bulunduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:
“Türkiye'nin 50 yıldan beridir de klasik arabada deneyim sahibi olduğunu düşündüğümüz vakit biz Türkiye'nin gençleriyle Türkiye'nin dinamiğiyle ve global manadaki yetkinliklerle önemli bir bedel yaratabiliyorsunuz. Biz 8 kriter belirledik. Dünyada araba üretmek isteyen, mobilite ekosistemi yaratmak ve oluşturmak isteyen birçok şirket var lakin yapamıyorlar. Zira bu işin başarısı için gerekli 8 kriterin hepsini eş vakitli uygulayamıyor yahut tıpkı anda yerine getiremiyorlar. Muvaffakiyet için birinci temel kriter bir fırsatın olması, gerçek vakitte gerçek yerde, hakikat takımla gerçek yetkinlikte olmak, ki bu kuralların hepsi bizde mevcut.
İkincisi Global rekabet gücüne sahip bir marka yaratmak ve hedeflenen pazar hissesine ulaşmak için gerekli eser portföyünü oluşturmak, bir araçla değil seçim potasına girmek için en az 3-5 araçla pazarda olmak. Maliyet amacını ve araç başına hedeflenen karlılığı yakalamak. Ülkemize ilişkin fikri mülkiyet hakları ortaya çıkarmak. Konusunda uzman çok istikametli şahıslardan oluşan bir kadro ve müşteri odaklı, çevik ve özerk yapısı olan bir tertip yaratmak. Dünya standartlarında kalite yakalanması bir yana bu maksat de aşılarak beklentilerin üzerinde olumlu sürprizler yapmak. Akıllı araç ile akıllı objelerin kontağı. Otonom sürüş ile 3. Hayat alanına dönüşmesi ve mobilitenin yalnızca ulaşım olmaktan çıkıp objelerle kontaklı bir servis haine dönüşmesi, yani bir ekosistem ortaya çıkarmak ve son olarak uzun soluklu kararlılık ve yatırım gücünü ortaya koymak.”
Yola çıkmadan evvel 2 bin şahısla görüştüklerini belirten Karakaş, “10’un üzerinde “focus grup” çalışmasıyla Türk insanın neler beklediğini bunu aracımıza nasıl yansıtabileceğimizi, aracın dizaynında çizgilerinde bunu nasıl ön plana çıkabiliriz diye konuştuk. Yani biz Türkiye için Türkiye'nin hamuruyla, fikri hammaddesiyle ancak global ortamda rekabet edebilecek bir arabayla başladık ve arabadan fazlasını yapmak üzere yola çıktık. Ve farklılaşacağımız nokta da budur.” formunda kelamlarını tamamladı.
